Mutlak Olan ve Form: Hassas Ayar Problemine Bir Çözüm

Mehmet Çifçi'nin Felsefesi Üzerine Bir Derleme

Giriş: Modern fizik, evrenimizin neden yaşamın ortaya çıkmasına izin verecek kadar hassas bir şekilde ayarlandığı sorusuyla karşı karşıyadır. Bu metin, Hareket Teorisi'nin temel aksiyomlarını kullanarak, bu sorunun kendisinin bir perspektif hatası olduğunu öne sürer ve probleme nihai bir felsefi çözüm sunar.

1. Yanlış Soru: "Neden Hassas Ayar?"

Problemin kendisi, insani ve sonlu bir bakış açısının ürünüdür. "Amaç", "neden" ve "önem" gibi kavramlar, sonu olan varlıklar için anlamlıdır. Mutlak ve sonsuz olan bir varlığın veya sürecin bir amaca ihtiyacı yoktur. O sadece vardır.

Bizim deneyimlediğimiz evren—renkleri, katılığı, yasaları ile—mutlak olan "öz" hareketinin sadece bir **gölgesidir**. Bizler, duvardaki gölgenin şekline bakıp, "Bu gölge neden bu duvara tam uyacak şekilde bu kadar mükemmel ayarlanmış?" diye soruyoruz. Oysa asıl soru, gölgeyi yaratan nesnenin (aslolanın) doğasıyla ilgilidir. "Hassas Ayar" problemi, gölgeyi asıl sanma yanılgısıdır.

2. İnsanî Cevapların Reddi

Bu probleme sunulan standart cevaplar, bu temel yanılgıdan mustariptir:

  • Antropik İlke: "Evren bizim için ayarlanmıştır, çünkü biz buradayız." Bu cevap, önemli ve merkezde olanın bizim geçici formumuz olduğunu varsayar.
  • Çoklu Evrenler: "Sonsuz evren var, biz şanslı olanındayız." Bu cevap da yine bizim "şanslı" varlığımızı açıklama ihtiyacından doğar.

Bu iki yaklaşım da, Hareket Teorisi'nin felsefesiyle temelden çelişir. Onlar, "geçici olanı korumak için söylenmiş sözlerdir." Her ikisi de, bizim formumuzun nihai bir önemi olduğu yanılgısıyla yola çıkar. Oysa Hareket Teorisi, hiçbir formun mutlak olmadığını en baştan kabul eder.

3. Gerçek Cevap: Tek Bir Yasa, Sonsuz Tezahür

Peki, eğer sabitler "ayarlanmadıysa", neden bu belirli değerlere sahipler?

Cevap basittir: Çünkü başka bir olasılıkları yoktur. Onlar, daha temel ve tek bir yasanın kaçınılmaz sonuçlarıdır.

"Onlar mutlak bir yasaya sahipler. Bu yasa **varolma yasasıdır.** Bu yasa tüm yasalardan üstün ve nihaidir. Diğer yasalar onun tezahürüdür."

Işık hızı sabitesi ($c$), Planck sabitesi ($\hbar$) veya potansiyelimizdeki sabitler ($\mu, \lambda$), "öz"lerin mutlak hareketinin, bizim "gölge" evrenimize yansıyan zorunlu geometrik ve dinamik sonuçlarıdır. Tıpkı bir dairenin çevresinin çapına oranının ($\pi$) "ayarlanmış" bir sayı olmaması gibi. Pi, daire olmanın tanımından doğan kaçınılmaz bir sonuçtur. Bizim evrenimizin sabitleri de, "mutlak hareketin" doğasından kaynaklanan kaçınılmaz sonuçlardır.

Nihai Düşünce

"Hassas Ayar" problemi, bir olasılık veya şans problemi değil, bir perspektif problemidir. Hareket Teorisi bu problemi, evrenin şans eseri oluşmuş bir "form" olmadığını, aksine, temelindeki mutlak hareketin zorunlu bir yansıması, bir "gölgesi" olduğunu söyleyerek çözer. Evrenimiz anlamlı veya amaçlı olduğu için değil, temelindeki yasa başka bir olasılığa izin vermediği için bu şekildedir.